Devlet Bahçeli'nin de Kemal Kılıçdaroğlu'nun da o 63 isme, o Akil İnsanlar Heyetine söz söyleyecek ne birikimi, ne kapasitesi, ne de kalibresi vardır.
07 Nisan 2013 iSTANBUL
Sabrımızın da bir sınırı var
Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan MHP Genel Başkanı Bahçeli'yi
"edebe davet
ettiğini"
belirterek,
"Susuyor olmamız sabrımızdandır ama sabrımızın da
bir sınırı vardır"
dedi.
Başbakan Erdoğan, Tüm Sanayici ve İşadamları Derneği'nin (TÜMSİAD)
Pendik Green Park Otel'de düzenlenen 5. Olağan Genel Kurulu'na katılarak
bir konuşma yaptı.
Başbakanlık Dolmabahçe Ofisi'nde "Çözüm
Sürecinde Akil İnsalar İstişare Toplantısı" gerçekleştirdiklerini
hatırlatan Erdoğan, bu toplantıda kanın durması için neler
yapılabileceğini istişare ettiklerini anlattı.
Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Hemen ertesi gün, MHP Genel Başkanı çıktı, zehir zemberek bir yazılı
açıklama yaptı ve hem bize, hem o heyete, ağıza alınmayacak ifadelerle
hakaretler yağdırdı.
Yetmedi...
MHP'nin bir milletvekili çıktı, son
derece
edepsiz, son derece densiz bir şekilde,
insanlıktan nasibini
alamayanların, vicdanı
kurumuşların yapacağı şekilde, o heyetteki bir
arkadaşımızın etnik kökeni üzerinden aleni
faşizm sergiledi.
Şimdi
bakın...
Susuyor olmamız sabrımızdandır ama sabrın da bir sınırı
vardır.''
Bahçeli'yi edebe davet ediyorum
MHP Genel Başkanı Bahçeli'yi
''en başta bir kere edebe davet ediyorum''
diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Yunus
Emre'nin çok güzel bir şiiri var.
İlim meclislerinde aradım, kıldım
talep, ilim geride kaldı, illa edeb, illa edeb.
Öyle meseleyi Mete
Han'dan alıp Malazgirt'e, Çaldıran'dan alıp Çanakkale'ye getirmekle,
Damat Ferit demekle, Heyeti Nasiha demekle söz söylenmiş olmuyor.
10
yıldır Çanakkale'ye giderim.
1 yıl hariç gidemedim, 18 Mart Çanakkale
Şehitlerini Anma Günü'ne giderim.
Bir gün şu Bahçeli'yi ben orada
görmedim.
Bir gün Kılıçdaroğlu'nu, Baykal'ı orada görmedim.
Hani sizin
şehitlere saygınız?
Hani siz de gelin, niye gelmiyorsunuz?
Çünkü onların
gönül dünyasında bu yok, ruh dünyasında bu yok.
Bunlar şehitlerin
sadece istismarını yaparlar."
Her şeyin başının edep olduğunu söyleyen Erdoğan, şöyle konuştu:
''Bu
milletin en önemli hasletlerinden biri edeptir.
Yahya Efendi dergahına
girersin, içeri girerken o yazar, 'Edeb ya Hu' der. Mesele bu.
Milliyetçiyim diyen MHP Genel Başkanı, önce gitsin, bu milletin
edebinden nasiplensin, bu milletin adabını öğrensin. Bütün
başarısızlığına rağmen o genel başkanlık koltuğunda oturuyor olabilirsin
sayın Bahçeli ama mesele genel başkan olabilmek değil, mesele edeb
sahibi olabilmek, adab sahibi olabilmek. Hiç kimse de meydanı boş
zannetmesin. Ben MHP'ye gönül veren kardeşlerimi bir kenara koyuyorum,
ben yönetimle konuşuyorum. İnanıyorum ki oraya gönül veren kardeşlerimin
yanında çok samimi, dürüst insanlar var ama bu gerçekleri görmeleri
için de hatırlatma görevini bir sorumluluğumuz olarak ifade ediyorum.''
Koltuğunu koruyacak diye...
''O koltuğunu koruyacak diye bu ülkede kan akmasına, bu ülkede
üniversite öğrencilerinin sokağa dökülmesine izin vermeyiz, müsaade
etmeyiz, müsamaha göstermeyiz'' diyen Erdoğan, şöyle devam etti:
''Terörün
sona ermesiyle, istismar edeceği hiçbir alan kalmayan Devlet Bahçeli,
bir yandan çözümü engellemek, bir yandan kendi tabanını sokağa dökmek
için her türlü tahrike başvuruyor. Kusura bakmasın, bu ülke, bu millet
sahipsiz değil. Düşünebiliyor musunuz, 'Vur de vuralım, öl de ölelim'
diyecekler sen de kalkacaksın bir genel başkan olarak 'Sabırlı olun, gün
gelecek onun da gereği yapılacaktır'... Bir genel başkan bunu söyler
mi? Bir bir bir siyasetçi bunu söyler mi? Bahçeli ve onun muavini Kemal
Kılıçdaroğlu sıcak koltuklarında oturmaya devam edecek diye biz kana da
göz yaşına da acıya da tahammül edecek değiliz.''
Kapasite yok
''Çözüm Sürecinde Akil İnsanlar'' heyetine seçilen isimlere yönelik eleştirilere değinen Erdoğan, şunları söyledi:
''Devlet
Bahçeli'nin de Kemal Kılıçdaroğlu'nun da o 63 isme, o Akil İnsanlar
Heyetine söz söyleyecek ne birikimi, ne kapasitesi, ne de kalibresi
vardır.
Bu iki zihniyet var ya geçmişte bunlar cetvelle kafatası
ölçüyorlardı.
İkisi de.
Bunların geçmişinde o var.
Geçenlerde bir grup
toplantısında belgeleriyle açıkladım. Kafatasıyla ölçüyorlardı.
Neler
yaşamış bu ülke.
Şimdi de çıkmışlar, milletin vatan sevgisini, millet
sevgisini, memleket sevgisini ölçmeye kalkışıyorlar.
Ya affedersiniz ama
size bu yetkiyi kim verdi?
Vatan, millet sevgisini ölçecek kapasiteniz
var mı sizin?
Bugüne kadar bu ülke için, millet için ne yaptı bunlar,
hangi eserleri var?
Vatanı sevdiklerini, milleti sevdiklerini gösterecek
hangi eserleri, hangi hizmetleri var, kardeşlerim bir sorun."
Yargı ne iş yapar?
Erdoğan, salı günü yapılacak grup toplantısında
"Bahçeli'nin vatan
sevgisini, millet sevgisini rakamlarla ortaya koyacağını"
belirterek
şunları kaydetti:
"3,5 yıl iktidarda kaldılar, bu ülkeyi nasıl
çökerttiler. Ben burada bir tanesini vereyim. Şimdi bu bir ekonomi
toplantısı, onun için önemli. Sayın Bahçeli'nin hükümet ortağı olduğu
dönemde, 2001 yılında batırılan bankaların Türkiye'ye maliyeti ne oldu
biliyor musunuz? 111 katrilyon lira. Bu 111 katrilyon lirayı biz ödedik.
AK Parti iktidarı ödedi. Hazine'nin yıllık bileşik faiziyle
hesapladığınızda, batık bankaların millete, ülkeye maliyeti, tam 231
milyar lira.
Sevsinler sizin vatanseverliğinizi... Batsın böyle
vatanseverlik. Slogan atmakta çok iyi, hakaret etmekte çok iyi ama bu
millete ödettikleri 231 milyar liranın hesabını bugüne kadar vermediler.
Bu söylediklerim aslında bir yerlere duyurudur. Tabi ben merak ediyorum
bu yargı ne iş yapar diye."
Başkanlık sistemi
Başkanlık sistemi tartışmalarına değinen Erdoğan, ''Bürokratik
oligarşinin belini Başkanlık sistemi çok daha rahat kırar. Olay orada
çok farklı şekilde gelişir. Karar alma, çok daha seri noktaya
gelebilir'' görüşünü dile getirdi.
Kendilerinin ''partili
cumhurbaşkanlığı'' önerisinde de bulunduğunu ifade eden Erdoğan,
muhalefetin bunu da istemediğini söyledi.
Korkaklara yer yok
Siyasetin de iktidarın da korkaklara göre bir yer olmadığını anlatan
Erdoğan, ''Siyasetçi korkarsa, başbakan, bakan, milletvekili, bürokrat
korkarsa, o ülke ileriye doğru tek bir adım atamaz. Onun için bürokratik
oligarşi çok tehlikelidir. Bu ülkede siyasetçinin aldığı riski veya
alması gereken riski bürokrat almazsa bir yere varılmaz. İşte biz onu
kıra kıra gidiyoruz. Peki bunu manasıyla başardınız mı? Hayır
başaramadık. Birçok yerde hala önümüzde engeller var. Bunları aşmamız
lazım" dedi.
Artık Türkiye'nin 'alan el değil, veren el konumuna yükseldiğini' vurgulayan Başbakan Erdoğan, şunları söyledi:
''Siyaset,
tıpkı işadamlığı gibi, korkaklara göre bir iş asla değildir. Koltuğunda
tir tir titreyen, etrafa da kendi korkularını saçan bir siyasetçinin
Türkiye'ye kazandıracağı hiçbir şey yoktur ve olmamıştır. Her reform
karşısında, her yenilik karşısında, her atılım karşısında, ''Türkiye
bölünüyor, parçalanıyor, dağılıyor'' diye feryat figan ağlayan bir
siyasetçinin ne milletle, ne ecdadla, ne de bu milletin misyonuyla
uzaktan, yakından hiçbir alakası olamaz. Siz kendinize milliyetçi
diyeceksiniz, milletin duygularını istismar etmeye kalkışacaksınız ama
bu milletin edebini, adabını, üslubunu, en önemlisi de bu milletin
cesaretini taşımayacaksınız. Kimi kandırıyorsunuz?"
Yüzde 2,2'lik büyüme başarıdır
Ekonomideki
gelişmeleri de anlatan Erdoğan,
''Gelişmiş ekonomilerin ciddi oranlarda
daraldığı, Avrupa'da büyüme ortalamasının sıfırın altına düştüğü bir
ortamda, Türkiye'nin yüzde 2,2 oranında büyüme kaydetmesi elbette önemli
bir başarıdır''
diye konuştu.