Esed için BM'ye suç duyurusu
18 Nisan 2013 ANKARA
Dışişleri Bakanı Ahmet
Davutoğlu, son iki ayda Şam'dan Halep'e atılan Scud füzesi sayısının 205
olduğunu belirterek, artık savaş suçları konusunda harekete geçilmesi
gerektiğini söyledi.
Dışişleri Bakanı
Ahmet Davutoğlu, son iki ayda Şam'dan Halep'e atılan Scud füzesi
sayısının 205 olduğunu belirterek, artık savaş suçları konusunda
harekete geçilmesi gerektiğini söyledi.
CNN Türk'de yayımlanan,
"Ankara Günlüğü"
programına katılan Davutoğlu, gündemdeki konulara ilişkin açıklamalarda bulundu.
Suriye'deki
çatışmalarda gelinen son durumu değerlendiren Davutoğlu, bu ülkede
meselenin sadece muhalefet-rejim geriliminde bir tarafın gücünü
artırmasından ibaret olmadığına değinerek, son iki-üç ayda Şam'dan
Halep'e atılan Scud füzesi sayısının 205 olduğunu söyledi.
Davutoğlu, iki
devletin düzenli orduları arasındaki savaşlarda bile sivil alanlara
ayrım gözetmeden hava saldırısı yapmanın
"savaş suçu"
kapsamına
girdiğini olduğunu dile getirdi.
Suriye'de her bir Scud füzesi
atıldığında bir mahallenin yok olduğunu ve bunun da "savaş suçu"
niteliği taşıdığını ifade eden Davutoğlu, "Artık savaş suçları konusunda
harekete geçilmesi lazım. Bunun hesabı sorulmalı. Kimse bunun savaş
suçu olmadığını söyleyemez" değerlendirmesinde bulundu.
Suriye'de
kimyasal silah kullanıldığına dair iddiaların da araştırılması ve
üstünün örtülmemesi gerektiğini belirten Davutoğlu, konuya ilişkin
oluşturulan BM heyetinin bu ülkele girmesine izin verilmediğini
hatırlattı.
İnsani yardım koridorunun oluşturulmasının önemine
işaret eden Davutoğlu, Türkiye'deki Suriyeli sığınmacı sayısının 200
bine yaklaştığını anımsattı. Davutoğlu, Suriye'de bombardıman altında
hayatta kalmaya çalışanlara yardım ulaştırılması için net ve kararlı bir
tutumun belirlenmesi gerektiğini vurguladı.
"Suriyelilerin katledilmesine göz yumuluyor"
Davutoğlu, hafta sonu İstanbul'da yapılacak, " Suriye
Halkının Dostları Grubu Dışişleri Bakanları Toplantısı"nın,
"Suriye'deki zulmü,baskıyı durduracak en etkin yöntemin bulunması ve
uygulanması" zeminine oturtulacağını dile getirerek, sözlerini şöyle
sürdürdü:
"Rejime yönelik yoğun bir silah desteği devam ediyor.
Bosna'da üç yıl silah ambargosu uygulandı. Boşnaklara ve Sırplara silah
verilmemesi gibi bir şey uygulandı. Ne oldu? Bir taraf tam silahlı
olduğu için, yani Sırp ordusu tüm silahlara sahip olduğu için, üç yıl
boyunca Boşnakların katledilmesine göz yumuldu. Şimdi de Suriyelilerin
katledilmesine göz yumuluyor. Burada net bir tutum takınmak, net ve
kararlı bir mesajıSuriye yönetimine iletmek lazım."
Davutoğlu,
Esed'in yıllarca görevde kalabilme ihtimalinden bahsedildiğindeki
beyanlarına ilişkin, "(Bu iş yıllar almaz. Haftalar, aylar alır) dedim.
Ama hiçbir zaman 'Esed çok kısa sürede gidecek' diye bir ifade benim
ağzımdan çıkmadı.' Saddam'ın Irak'ta 10 yıl başta kalması gibi bir
konjonktür artık yok" diye konuştu.
Esed'in görevde kalmasını bir
başarı gibi göstermek isteyen çevrelere yönelik ise Davutoğlu, "Bizi
eleştirenlere öncelikle şunu söylemek istiyorum. 100 bin insanı öldüren
bir diktatörün işbaşında kalması sizi mutlu mu ediyor? Eğer işbaşında
kalıyorsa bu haklı ya da meşru olduğundan değil, uluslararası toplumun
bu faciaya sessiz kalmış olmasındandır. Bu zulme izin vermeyeceğiz. Bu
zulmün devamına izin verenler, Esed'in kalmasından memnuniyet ifade
edenler, önce o ayıptan kurtulmalılar" ifadesini kullandı.
"Rusya ile görüş ayrılığımız var"
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile İstanbul'da yaptığı görüşmeyi de değerlendiren Davutoğlu, Türkiye ile Rusya arasında Suriye konusunda temelde görüş ayrılığı bulunduğunu ve iki tarafın da bu ayrılığı saklamadığını söyledi.
Lavrov
ile çok detaylı görüşmeler yaptıklarını ifade eden Davutoğlu, ülkelerin
herhangi bir konuda yüzde 100 mutabık kalmalarının gerekmediğini, önem
taşıyanın, mutabık kalınamayan konularda diyalog kanallarını kesmeden,
birlikte bir çözüm arayışı içine girilmesinin sürdürülmesi olduğunu
kaydetti.
Davutoğlu, Rusya ile olan görüş ayrılığının temelindeki yaklaşım farkına ilişkin ise şöyle dedi:
"Rusya, BM Güvenlik Konseyini Suriye
konusunda harekete geçirmenin, daha önce yaşanan Libya tecrübesi
dolayısıyla doğru olmadığı kanaatinde. Libya'da kendilerinin
yanıltıldıklarını düşünüyorlar. O, tabi P5 içinde ayrı bir müzakere
konusudur. Bizi doğrudan ilgilendiren bir husus değil. Biz ise BM
sisteminin derhal ve acilen, insanlık trajedisini durdurmak üzere
harekete geçmesi gerektiğini düşünüyoruz. Bu, bir görüş ayrılığıdır. Ama
Suriye'nni stratejik önemi, Suriye'nin toprak bütünlüğünün korunması, Suriye halkının iradesinin tecelli etmesi konusunda, Rusya ile bir görüş ayrılığı yok."
Cenevre
Mutabakatında tarafların prensipte anlaştıkları, "Bir an önce bir geçiş
hükümeti kurulması ve bütün yürütme erkinin bu hükümene devredilmesi"
ifadesine atıfta bulunan Davutoğlu, Türkiye'nin böyle bir geçiş
hükümetinin başarılı olması için, Beşşar Esed'in tümüyle görevlerinden
çekilerek, yetkilerini bu hükümete devretmesi gerektiğini düşündüğünü
söyledi. Davutoğlu, Rusya'nın ise Esed konusunu dışarıda tutarak bunun
yapılabileceği kanaatine sahip bulunduğunu belirtti.
Davutoğlu,
"Esed'in görevini sürdürdüğü bir ortamda, geçiş hükümetindeki başbakanın
güç kullanmasının mümkün olmadığı kanaatindeyiz. Çünkü ordu yapısı
belli. Ordu üzerinde Esed'in etkisi belli, bu ordunun temin edeceği bir
güvenlik ortamında herhangi bir muhalif unsurun Şam'da güvenliğinin
sağlanamayacağı kanaatindeyiz. Bu, bizim için gerçekçi bir analiz" diye
konuştu.
Rusya'dan Suriye'ye giden bir uçağın 5-6 ay önce
indirildiği zaman felaket tellallarının ve Türkiye'nin yalnızlaşmasını
isteyen çevrelerin,
"Türkiye-Rusya ilişkileri bozuluyor, Suriye
yüzünden karşı karşıya geliyoruz, Türk-Rus ilişkileri gerildi"
diye bir
senaryo hazırladığını dile getiren Davutoğlu, şunları kaydetti:
"Bunları
memnun edecek tek şey, Türkiye'nin
yalnızlaşması ve birileriyle gerilim
yaşaması.
Uçak olayından sonra geçen süreye
baktığımızda, Rusya Devlet
Başkanı Putin
Türkiye'ye geldi. Birlikte Suriye
konusunda bir
plan üzerinde de çalıştık.
Putin'in 'Türk tarafı yaratıcı
bir fikirle geldi'
diye ifade ettiği fikir üzerine çalıştık. Ancak
maalesef, Rusya'nın da iyi niyetli çabalarına
rağmen, Suriye rejimi uzlaşı içeren bu
yaklaşıma da olumsuz cevap verdi."